20 yılı aşkın insan kaynakları serüvenimde işimin bir kısmı da çalışanların başta kanun daha sonra da şirket kurallarına uymasını sağlamakla geçti. 1990'ların başında şirket içerisine, çalışanların kullandığı asansörlere, yemekhane, tuvalet, soyunma odası gibi yerlere çeşitli uyarı yazıları yazmayı çözüm olarak gördük. Çalışanların, bunları dikkate almayı bir kenara bırakın, bize ve işverene olan kızgınlıkları daha da arttı. Uyacakları varsa da inat edip kuralı çiğnemek için ellerinden geleni yapmak adına uğraştılar. İK'cılar, üst yönetimin ve patronlar adına bu tür kuralların çalışanların dikkatini çekmesi adına adeta elçilik gibi çalıştılar. Bu da ne yazık ki çalışanın en yakın durması gereken departman olan insan kaynaklarını bazen sevilmeyen bir konuma taşıdı.
İş dünyasının farklı bir disiplininde ise, alternatif pazarlama iletişim aracı olarak ''gerilla pazarlama'' ortaya çıktı. Kaynaklar, bu konunun 1990'lı yılların başında post-modern pazarlama ve tüketici anlayışlarının sonucunda ortaya çıktığını bizlere gösteriyor. Gerilla pazarlama ile birlikte viral pazarlama ve veritabanına dayalı pazarlama da aynı dönemde ortaya çıkan iletişim yöntemleri aslında. Tüm bu uygulamaların amacı da tamamen tüketiciye daha rahat ve etkili bir şekilde ulaşmak amacıyla kullanılmaya başlanan pazarlama yöntemleri olarak bizlere açıklanıyor. 2010'lu yıllara geldiğimizde ise hem global hem de yerel markaların çarpıcı uygulamalarıyla karşılaşıyoruz. Ama iş hep ürüne ve hizmetlere dönük.
Ben bu iletişim tarzıyla ilk olarak, uluslararası bir reklam şirketinin İK yöneticiliğini yaptığım esnada tanıştım. Uygulamalarına ise daha sonra görev aldığım uluslararası pizza şirketinde tanık oldum. Konuyla ilgili daha da okuyup görselleri taradığımda bu işin insan kaynaklarında da işe yarayabileceğini düşündüm.
Kurumsal çalışan olmak, dışarıda dış görünüş, hal ve tavırlar yolu ile çalışılan şirketin marka avukatı gibi davranabilmek demek ve bunu sağlamak için insan kaynaklarının yürüttüğü çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Oryantasyon ve işe uyum esnasında başlayan bu çalışmaların tek amacı çalışanların organizasyonun sınır taşları olan kurallara uyması ve kurumsal kimliği düzgün temsil edebilmelerini amaçlıyor. Bir yandan da şirketlerin üzerinde kayda değer bir maliyet baskısı var. Satış ve karlılıklarını arttırmak için uğraşırken, neredeyse sineğin yağını hesaplar duruma gelmemiş şirket yoktur herhalde. Kaynakların etkin kullanımı, boşa harcamama, ihtiyacı kadar tüketmeyle ilgili yandaki gibi fotoğrafın kullanıldığı bir mesajın, duvara asılan bir yazıdan daha etkili olacağına eminim hiçbirimizin itirazı yoktur sanırım.
Geçtiğimiz bir-iki yıl içerisinde de Türk iş dünyasının hayatına dâhil olan iş güvenliği konularının yönetiminde de yine gerilla pazarlama uygulamaları aslında biçilmiş kaftan. Özellikle Türk kültüründe; "bize bir şey olmaz", "bunca yıl bir şey olmamış şimdi mi olacak" tarzı düşünüldüğü için iş sağlığı ve güvenliği anlamında çalışanları kanun ve kurallara uyar hale getirmek zorlu ve sabır gerektiren bir maraton. Ancak iyi düşünülmüş, yaratıcı bir gerilla pazarlama dokunuşuyla konu sempatik bir hale gelebiliyor ve çalışanlar kurala uymada gönüllü olabiliyorlar. Düşünsenize bir kere; katların arasında merdiven ya da yürüyen merdiven kullanırken tırabzanlara tutunmaları gerektiğini duvara yazdığınız bir yazıyla uygulamalarını sağlamak yerine, merdiven basamaklarına yapıştırılan fotoğraflar daha etkili olmaz mı?
Ya da dilinizde tüy bitmiş; "koliyi yerden alırken, ağır taşırken belinize dikkat edin" demekten. Bunu örnekleyen gerilla pazarlama iletişim modeliyle tasarlanmış bir poster daha çok işinize yaramaz mı?
Sonuç olarak artık çalışanları kurallara uyma konusunda harekete geçirmek için kullanacağımız yöntemler çeşitlenmiş durumda. Bunun için kaynak harcayan şirketler bu işte başarıyı yakalıyorlar ve çalışanları da bu işe gönüllü katılıyorlar. Diğerleri ise başlarına ne gelebileceğini ne yazık ki ancak kötü bir deneyimle yaşıyorlar. Bu da herhalde eskilerin deyimiyle; "Bir musibet bin nasihattan iyidir" lafına çıkıyor. Ancak özellikle kurumlardaki Y kuşağı çalışanlarının hem bu tür kötü iletilen kural mesajlarına karnı tok, hem de kötü deneyim paylaşımlarıyla ''paranoyak'' olmak istemiyorlar. İyi bir iletişim yönetimiyle aktarılmış kurallar zincirine yaklaşımları ise daha olumlu. Bu ufak dokunuş da onları kurumlara "Çalışılmak İstenen Şirket" olarak daha da yaklaştırıyor.
Dönüşen Adam ekibi, iş güvenliği alanında yıllardır verdiği eğitim ve danışmanlık hizmetlerine film, afiş, İSG kampanyası gibi araçları uzunca bir zamandır eklemiş durumda. Bunun değerini bilen kurumlarla da işbirliği yapıyor. Gerilla pazarlama yöntemi kullanılarak tasarlanan birçok hizmet de Dönüşen Adam'ın kurumsal müşterilerindeki iş güvenliği farkındalığını her geçen gün daha üst noktalara taşıyor.
Tulga Onay
İnsan Kaynakları Danışmanı