Eğitmen kategorisinde değerlendirilirken tevazu alanında kalmayı tercih ederim. Ancak tam bir eğitim gönüllüsü olarak adlandırılmaktan ise gurur duyarım. Her proje; yeniden öğrenme, bol iletişim ve tabi ki heyecan demek benim için. Özellikle şu anda olduğu gibi inanmış insanlardan oluşan takımlarla çalışmak, büyük manevi kazanç demek.
İşte Siemens tam da böyle bir proje, benim ve içinde yer aldığım ekip için. 2008 yılından beri karşılıklı adanmışlık ve değişime olan inanç, çok etkin çalışma dönemleri geçirmemize neden oldu.
Bu yıl tekrar güç birliği yapmayı umut ediyoruz. Siemens Türkiye operasyonunun, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün uluslararası arena ile yarışır hale gelmesinde, kendimizce olumlu katkılarda bulunduğumuzu düşünüyoruz. Sadece 2014 yılında, İSG ve çevre eğitimlerinde yaklaşık 1.500 kişiye ulaştık ve eğitim sonrasında çok güzel değerlendirmeler aldık.
Ayrıca Siemens Türkiye CEO'su Hüseyin Gelis'in de bu eğitimlerde yer alması, Simenes'in İSG kültürü için kuşkusuz çok katma değer yarattı ve onur duyduk.
Peki, neydi alınan bu güzel sonuçların sebebi?
İlk şöyle başlayabiliriz; kesinlikle çok önemsemek!
Sanki 7 yıldır buluşuyormuşuz gibi değil de ilk kez çalışacakmışız gibi.
Bunun yanında aşağıdakilerin bu başarıda katıkısı büyük oldu:
- Siemens İSG ekibinin şeffaf bilgi paylaşımı,
- Uluslararası ve ulusal uygulamalar konusunda deneyimli, meraklı, araştıran ve iyi iletişim kuran eğitmen ve danışmanlar,
- Siemens'in operasyonlarını, İSG uygulamalarını ve olası risklerini orada çalışıyormuşçasına öğrenme,
- Katılımcıları eğitimin içine çekecek ve aktif olabilecekleri kurgular oluşturma,
Onların fikirlerini ve diğer gözlemlerimizi İSG ekibine raporlama gibi süreçleri içerdi projemiz.
İşi önemsemek ve çalışmak başarımızı getirdi şüphesiz.
Hem Siemens'te hem de diğer müşterilerimizde uyguladığımız, eğitim öncesi hazırlık ve eğitim sonrası gözlemlerimizi raporlamak dışında, eğitim esnasında özellikle üzerinde durduğumuz şey, öğrencilerin konuya olan ilgilerini ölçmek ve yönlendirmek oluyor.
Çünkü biliyoruz ki, günlük konuşmalarının içinde iş kazaları, meslek hastalıkları, tehlikeler hiç yer almıyorsa, o gün konuşacaklarımızın ilgilerini çekme olasılıkları düşük oluyor.
İşte o olasılığı yükseltmek için; kafamızda vurucu birkaç soru ile gidiyoruz hep. O soruları cevapladıklarında, Türkiye'nin iş kazalarında bu kadar kötü durumda olmasında, dolaylı da olsa katkıda bulunmuş olabileceğini öğreniyorlar. Hemen hemen her kurumda şunu duymak mümkün: Çalışanlar ve yöneticiler bazen tehlikeli davranışta kendilerinin bulunduğunu, bazen de bu tür durum ve davranışları görmelerine rağmen hiçbir tepki vermeden, öylece yanlarından geçtiklerini itiraf ediyorlar.
Bu beyanlar, yani sonucu kendi kendileri görmeleri ilk etapta çok önemli. Bu başlangıçtan sonra, konular ilgilerini çekiyor ve arkası çorap söküğü gibi geliyor.
Günün başındaki heyecan; öğrencilerin gözlerinde gördüğümüz konuya olan ilgileriyle ve olayları içselleştirmeleriyle, müthiş bir rahatlamaya bırakıyor yerini.
Bazen çok konuşmaktan boğazımız acıyor, sesimiz kısılıyor ya da ayaklarımız ağrıyabiliyor. Ama inanın eğer bir insanın bile evine sağlıklı dönmesine katkıda bulunduğumuzu hissediyorsak, geriye kalan vicdandaki huzur oluyor.
7 yıldır durmaksızın süregelen bu iş güvenliği eğitimleri süreciyle Simens, Türkiye’de istenirse iş güvenliğinde ne kadar iyi şeyler başarılabileceğini kanıtlamış oluyor. Nice 7 yıllara!
Aytül Çalışkan Yüksel
Çevre Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı